Kayıtlar

Oval Zihin - Artçı MD 8

Resim
Yirmi yedi yaş. Çeyrek asrı devirdikten sonra insanın aklı epey katılaşıyor. Hayal dünyasından kopmuşum. Onun dışında hem sağlıklı hem sağlıksız alışkanlıklarım var. İç güç gırla, akademik kariyer Allah kerim. Tırısta ilerliyor hayat. Ta ki, aniden üstüme bir şey çuvallanana kadar. N'oluyoruz diye irkilip bi etrafıma bakıyorum. Meğer içerden gelmiş hareket. Bir şeyler aklımın camdan duvarlarına tıklatmış. Sonra, tabana kuvvet kaçmaya çalışıyorum zihnimde bir oraya bir buraya. Ancak, aklım oval bir oda imiş, hiç bi yere sinemiyor, gardımı alamıyorum. Sonra kötü adamlar yakalıyor beni aklımın içinde. Ters kelepçeyle duvara yüzüm dayanmış bir şeylerin izahını yapmaya başlıyorum. Yok, olmamış bu zihin, hiç bir şeye hazır değil. Gücümün yetmediği bir gerçekliğin içine fazlaca derinlemesine atlamışım yahu meğer. Böyle yazınca güzel de gelmedi gözüme. Yüzmek için girdiğim denizde boğulmaya başlamışım desem, fazla sıradan fazla bayağı. Bu hayatta da her şey olabilirim, sıradan olamam, olma

Melankolik ve Hayalperest - Artçı MD 7

Resim
 Artık aşık olmadığıma göre yeni yazı yazabilirim. Hehehehehehehehehehe.                                                  MD sahibi insanları bir araya getirdiğim arkadaş grubumuzda kimileri evlenmeye, kimileri yeni işlere başladı. Herkesin hayatı akıp gidiyor, çok şükür, MD de tabii bu süreçte onların hayatına eşlik ediyor. Benimkine ettiği gibi. Peki MD ve ben şuan ne alemdeyiz?  Hayal kurma hastalığından kurtulmak için dibine kibrit suyu döktüğümü biliyorsunuz. Bu da ister istemez hayal kurma yetimi köreltti. E doğal olarak. Bazen lan acaba kötü mü yaptık diye ürpermiyor değilim, lakin böyle düşününce de hayal dünyasından ayılmak için harcadığım yılların hamisi ergen Emre'ye bir kötülük yapmış gibi de hissediyorum. MD'den esasen nasıl kurtulduğumu önceki yazılarda anlatmıştım. Şimdi bağlantı koymaya çok üşendim isteyen bana ulaşsın atayım bağlantısını. Gündelik hayatın akışında gündüz hayali kurmak normal bir eylem. Çağdaş nörobilim çalışmaları gündelik hayatımızın duyu orga

Zayıf Adam

Bu diyarda benim adım Belki, Zayıf adam.  Astarı yüzünden fazla gelen, Kendi tadına aşık yamyam.  İnce, masum sorularla aklımı oyalayabildiğim kadar oyalarım.  Sonra geçer benim de sıram.  Mabedim belli, ben bu yola tekrar çıkarım arkadaş.  Ateşini söndürmedim örsün, ellerimi üstüme sürdüm ve kalktım geldim, anlıyor musun?  İçimde bir öfke biriktirdim, acısı ruhuma zarar. Lekeleniyor aklımın üstüne çektiğin zar. Bak bu kelimeleri dövdüm ve rendeledim, ellerim soyulup kalem olana kadar. Parçalanmaya geldim ben. Biliyorum ateş çukuruna istikameti. Bilerek düşüyorum ben buraya, insan başka nasıl aşar ki varlığıyla yaşadığı husumeti. Divane doğduğum bedeninin yazgısı. Yıkılıyorlar her ela gözlü güzelin nazarında. Yazgımın yolundayım tekrar. Yeni bir ışık, yeni bir aşık bekler köpüklü nehrin havzasında. Aklım kürdan iskeletler üstünde. Dibe batmış taştan bir kalbin büstünde. Ayağa kalksam su bileklerimde kalır. Bu sığlıkta boğuluyorum mu sandın güzel yüzlüm? Nehirler okyanusa ancak çakıl ta

Yağmur Yağacak Gibi

Mesele benimle ilgili biliyorum. Kapımdan dışarı attığım her adımda, sevemediğim her insanda, kalem tutuşumda, umarsız umutlarımda. Fakat, fakat ben nereden bileyim ne doğru ne yanlış. Hiç görmedim bir başkasının içini. Çok geç olunca anladım hep, olayların aslını, nedeni, niçini. Aklımı geri saramam ki. Saatleri doldurdum kova kova ömrüme. Tüm fikirlerim törpülendi, sızılı bir arzu kaldı geri. Hayatımı tamamen anlamaya bu kadar korktuğumu bilmiyordum. Çeyrek asrım yabancı oldu, ilk kez isteyerek ciddi olduğumdan beri. Yağmur yağacak gibi. Sinirime dokunan şeyler de yalnız koyacak beni. Ağlamak için fırsat bulacağım, ağlamayacağım. Çıplak ayak fayanslar üzerinde gezeceğim, çoraplarım çok uzaktaymış gibi. Bir gün kelimeleri de bırakacak, yıkılıp kalacağım yorulmamış halimle, içimdeki yüzsüz isteklerin müsebbibi. Kendime karşı verdiğim her savaşı kazandım. Kim kazandıysa orada kaldım, kafam karışana kadar meydanı arşınladım. Bir sonraki yağmurda da, yerini bulduğum o çukura atılacağım. S

Mükerrer Hayat - Artçı MD 6

Resim
Kaç ay olmuş? Ney? Aylak yazarınız döndü ahali. Epeydir yazmıyordum çünkü hayatımda epey bir şey oldu. Mutfak çekmecesinde çatalı kaşık kısmına koyunca bile adaptasyon sürecine ihtiyaç duyan, istikrar ve yeknesaklık bağımlısı birisi için sindirmesi zor şeylerdi. Kolonya getir bremın düşününce bi şey oldum. Evet öncelikle tek başıma eve çıktım. Atanıldı, 1+1 ev tutuldu geyiğine ben de eklemlendim. Ne? Eksik mi kalsaydım? Tek farkı benim evim 2+1. Baya da güzel. Kıydım ulan paraya. Şaka şaka. Ankara'da kiralar çok fena zaten it bağlasan depresyona girecek bir evde oturmaktansa iki kuruş fazla verip bu çocuk evlenmeye niyet ay ahahaha şakalarına maruz bırakacak müko bi ev tuttum. Lakin ev büyük olduğu için ve ben de şimdiye kadar her daim tası tarağı satıp ülke değiştirecekmiş gibi sıfır eşyayla yaşadığım için her şeyi baştan almak zorunda kaldım. Aldım da sayılır. Buzdolabım yok sadece. Ha bi de halı eksik bir iki odada. Ha bi de MUTFAKTA. ANASINI AVRADINI MEYDAN MUHAREBESİ YAPACAZ S

Düzlüğe

Resim
Aklım fink atıyor arkadaşlar. Evet. Benimle dansa kalkar mısınız? Yazdıkça iyileşiyor olmam göklerden gelen bir lütuf gibi. Yahut kimsesizliğin bir nişanesi gibi. Bunun da konuşacak kimsesi yok blog yazarak iyileşmeye çalışıyor diyebilirsiniz. Süper mantıklı bir söylem ama kalbim kırılır. Büyüdüğünü hissetmek çok güzel (meyveli yoğurt reklamı). Farkında olmadan artan baş etme ve direnme kapasitesini fark etmesi insanı biraz garip hissettiriyor. Sakalını sıvazlayıp pörsümüş gözlerle yaz tatili için ailesi tarafından köy evine sürüklenen kulağı küpeli üniversiteli gençleri süzen dedeler gibi bakıyorum aklımın büyümesine. Hayatımda süper şeyler oluyor. Bu yazıya ilk taslak attığımda her şey çok kötü gidiyordu ama yine moralimi yüksek tutup inanarak güzel şeyler olacağını düşünmüş, komik bir yazıya taslak atmıştım. Bir da baktım harbiden olmuş güzel şeyler. İşte evrene böyle mesaj vermek önemli aldım verdim kabul ettim secret evrenin kodu 777 ay kartı güneş bilmem ne. Şaka tabii ki. Müslüm

Ebedi Gökyüzü Sarmalı

Yolculuk En büyük korkum gerçek oluyor. Ne kadar ilerisini gördüğümü düşünsem, ufukta daha yüksek bir tepe beliriyor. Hep ötesine bakmaya çalışıyorum kendilik eşiğimin. Parmak uçlarımda yükseliyorum, gökyüzü alnıma düşene kadar kafamı kaldırıyorum. Yetmiyor hiç, ötelerin ötesinin gölgesi düşüyor üstüme yine ve yine. Kürek kemiklerime mıhlı demir gülleler ağırlaşıyor sanki dağların boyu boyumu aştıkça. Bir serin rüzgar esse, kaldırsa terli alnıma yapışmış saçlarımı, belki bir gün fazla yaşarım, gevşetsem avuçlarımı.  Tüm çağrılara kulağım kapalı. Gözlerim hevesi kaçmış iki buğulu mercek. Beş yüz elli beş bin yaşımdayım. Gece yarısı yaşadıklarım bazen hayal bazen gerçek. Dönüp dolaşıyor zihin çeperimden geçen her sancım. Ebediyete atlamaya bir ok atımı uzaktayım. Ellerim kor alev, yüreğim çiçek çiçek. Haletimin üstüne zonklayan benliğim, fikirlerimin ateşiyle eriyip aktığı zaman aklımın içine, görüyorum ebediyet ötesi manzarayı. Ölüm, itilmeyi bekleyen aralık bir kapı gibi ilk seçtiğim ş