Aşinasıyım Bu Ormanın

Tepeye bambaşka bir yoldan çıkmak da mümkündü. Ormana sırtımı dönmeyi vermeyi seçtim. Ne büyük bir hata, gürgenlerin asık suretleri ruhlarını büktü, göğe bakamadan yanlarından geçtim.

Keşke dağların ufku daha önce çekseydi dikkatimi, ben niye suçluyum, beyaz bayrağın çağrısı kesti hep takatimi. Yıl geçti beklerken, madem korktuklarım olacaktı, niye armağan ettim korkusuz sadakatimi.

Sendelersem düşeyim diye uçuruma yakın yürürüm artık. Açlığım susmaz, ıslık çalar oyuk sinem. Ellerim cebimde, kaşlarım hafif çatık.

Mürekkebe kırmızı rengini veren sancı, ancak acıyla yazabilmenin öfkesiyim, dikenli sarmaşık dolandı gürgenlerime. Sancıma şahit ağaçlar artık hep yabancı, bu ormanın pas tutmuş akılsız lekesiyim, üzgünken bile zihnim sanki biraz yalancı.

Beyaz atlı gönül akını gürgenlerin arasında dörtnala koştu, ben de oradaydım. Sanki ormanı bilmiyormuşum gibi peşlerinden gittim ben de. Nereye çıkabilirdi, ne umuyordum, gürgenler bana kızdığında neden şaşırıyordum.

Hep aynı hikaye, makara artık bunlar. Ben bu ormanı iyi bilirim. Davetsiz her misafir aynı uçurumdan çıkar. 


Yorumlar