Yeni Düş Çarkları - Maladaptive Daydreaming 4
Herkese merhaba! Bu konuya dördüncü yazıyı yazıyorum, vay canına. Blogu güncel ve popüler tutmak için farklı konular bulmaya çalışıyordum ve bu konuyu da beğenerek ve eğlenerek yazmıştım. Şimdi geldiğim, geldiğimiz nokta harika. Hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Pekala, şimdi Serinin üçüncü yazısının sonunda mail adresimi vermiş, bana mail atmanızı istemiştim, ilk üç yazıya gelen yorumları da bir sonraki yazı için kullanacağımı söylemiştim. Boş durmadım ve bunların hepsini yaptım. Bunların da üstüne, Maladaptive Daydreaming sahiplerinin bir araya geldiği dünyanın her yerinden insanın buluştuğu site olan Wild Minds sitesine giriş yapıp diğer insanların hikayelerini okudum. Yazarınız çalışıyor yani boş yapmıyor.
Şimdi, siz okurların en büyük ihtiyacı olduğunu düşündüğüm, okuyana kendini daha az yalnız hissettirecek, diğer insanların tecrübelerini anlatacağım. Bloga yorum atanlara sormadım çünkü özel blog değil yani bu kamuya açık zaten ama mail atan arkadaşlardan izin aldım konuştuklarımızı paylaşmak için. Telif hakkına yakalanmayalım şimdi şu yaştan sonra.
Bu yazıda bu konu hakkında olacak. Size sizinkinden farklı bir hayal dünyasını anlatacağım. Böylece hem yalnızlığınız azalacak hem de içten içe sandığınız tek ve özel olduğunuz duygusunu aşabileceksiniz.
Öncelikle siz okurlar ikiye ayrılmışsınız. Bana gelen dönütlerden anladığım kadarıyla kimi bu durumdan mutlu yaşayıp gidiyor ve sıkıntı çekmiyor kimi ise ipleri çoktan kaçırmış, yana yakıla gerçekliğe giden yolu arıyor. Hadi kısım kısım anlatalım.
Hayal dünyasında pembe pamuk şeker kemirenler;
Hayal dünyası kelimenin tam anlamıyla başımızın üstünde, ulaşması çok kolay, bir sınırlaması yok, sizin kontrolünüz altında, ne zaman isterseniz orada ve hayatınızdaki gelişmelere hemen adapte olup uyum sağlıyor. İnsanı kendine çeken bu kadar çok yönü olmasından mütevellit Maladaptive Dayderaming sahibi bir çok kimse bunu hastalık olarak görmüyor hatta özel bir yetenek ve aşırı gelişmiş hayal gücü olarak görüyor. Hayal dünyamda mutluyum gerçekliği ne yapayım diyen bu insancıklar için diyecek bir şeyimiz yok tabii ki. Öyle mutlularsa öyle kalsınlar. Yazarınız olarak ben bunu tasvip etmiyor ve hayal dünyasının sahte mutluluğuna insanın kendisini teslim etmemesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü fikrimce gerçeklik eninde sonunda bizi kuşatacak. O bize gelmeden biz ona gidelim.
Şimdi, siz okurların en büyük ihtiyacı olduğunu düşündüğüm, okuyana kendini daha az yalnız hissettirecek, diğer insanların tecrübelerini anlatacağım. Bloga yorum atanlara sormadım çünkü özel blog değil yani bu kamuya açık zaten ama mail atan arkadaşlardan izin aldım konuştuklarımızı paylaşmak için. Telif hakkına yakalanmayalım şimdi şu yaştan sonra.
Bu yazıda bu konu hakkında olacak. Size sizinkinden farklı bir hayal dünyasını anlatacağım. Böylece hem yalnızlığınız azalacak hem de içten içe sandığınız tek ve özel olduğunuz duygusunu aşabileceksiniz.
Öncelikle siz okurlar ikiye ayrılmışsınız. Bana gelen dönütlerden anladığım kadarıyla kimi bu durumdan mutlu yaşayıp gidiyor ve sıkıntı çekmiyor kimi ise ipleri çoktan kaçırmış, yana yakıla gerçekliğe giden yolu arıyor. Hadi kısım kısım anlatalım.
Hayal dünyasında pembe pamuk şeker kemirenler;
Hayal dünyası kelimenin tam anlamıyla başımızın üstünde, ulaşması çok kolay, bir sınırlaması yok, sizin kontrolünüz altında, ne zaman isterseniz orada ve hayatınızdaki gelişmelere hemen adapte olup uyum sağlıyor. İnsanı kendine çeken bu kadar çok yönü olmasından mütevellit Maladaptive Dayderaming sahibi bir çok kimse bunu hastalık olarak görmüyor hatta özel bir yetenek ve aşırı gelişmiş hayal gücü olarak görüyor. Hayal dünyamda mutluyum gerçekliği ne yapayım diyen bu insancıklar için diyecek bir şeyimiz yok tabii ki. Öyle mutlularsa öyle kalsınlar. Yazarınız olarak ben bunu tasvip etmiyor ve hayal dünyasının sahte mutluluğuna insanın kendisini teslim etmemesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü fikrimce gerçeklik eninde sonunda bizi kuşatacak. O bize gelmeden biz ona gidelim.
Gerçeklik kapısında cebelleşenler;
Bu arkadaşlar bir şeylerin yanlış gittiğinin farkında, gerçekliğe dönmek istiyorlar lakin hayal dünyalarına o kadar bağlılar ki kopup gerçekliğe gelemiyorlar. Gelen bir çok dönüt bu gruba giriyor. İnsanlar durumdan rahatsız ve kurtulmak istiyorlar hatta bu bloga geliş hikayeleri kurtulma çabasının bir uzantısı. (Yani, kimse durup dururken MD neymiş bakayım demiyor.)
Bu çok normal, en nihayetinde bu bir alışkanlık ve alışkanlıklardan kopmak gerçekten ama gerçekten çok zor ama imkansız değil. Evvela üçüncü yazıda bu durumu kontrol altına almak için gerekenleri anlatmıştık. Burada kısaca özetlemek gerekirse iş çat diye kapıya bodoslama dalıp hayal dünyasını terk etmek ve bir dakika içinde gerçekçi bir insana dönüşmek değil, hayal dünyasını ayakta tutan sütunları kırmak, bağlarımızı anlayarak terk etmek, en önemlisi, bir alternatif bulmak. Yapacak hiçbir şeyiniz yoksa hayal kurmaya başlamanız çok normal. Kendinize faydalı bir uğraş bulursanız ve bu uğraşı sıkı sıkı takip ederseniz göreceksiniz ki hayal kurmak size eskisi gibi hissettirmeyecek hatta suçlu hissedeceksiniz harcadığınız vakitlere. Dahası, hayal kurmak özünde çok faydalı bir iş olduğu için yaptığınız işe hayallerinizi katarak yaratıcılığınızı arttırabilir ve işten aldığınız zevki arttırabilirsiniz. Böylelikle hem hayal dünyanızı kontrollü bir şekilde kullanır hem de gerçek hayatta üretken bir insan olursunuz ve kazancınız ikiye katlanır. (Bayram kredisi vermeye çalışan Garanti reklamı.)
Kepenk kapatanlar;
Bu grup üye sayısı en az olan. Bir elin parmaklarını dahi geçmiyor hatta. Fakat bu sizi umutsuzluğa düşürmesin, bana mail atan arkadaşlar zaten bir fikir edinmek için atıyorlar maili. Hayal dünyasından çıkıp gitmiş yahut kontrol altına almış biri beni ne yapsın. Adamlar mutlu.
Bu arkadaşlar bir şeylerin yanlış gittiğinin farkında, gerçekliğe dönmek istiyorlar lakin hayal dünyalarına o kadar bağlılar ki kopup gerçekliğe gelemiyorlar. Gelen bir çok dönüt bu gruba giriyor. İnsanlar durumdan rahatsız ve kurtulmak istiyorlar hatta bu bloga geliş hikayeleri kurtulma çabasının bir uzantısı. (Yani, kimse durup dururken MD neymiş bakayım demiyor.)
Bu çok normal, en nihayetinde bu bir alışkanlık ve alışkanlıklardan kopmak gerçekten ama gerçekten çok zor ama imkansız değil. Evvela üçüncü yazıda bu durumu kontrol altına almak için gerekenleri anlatmıştık. Burada kısaca özetlemek gerekirse iş çat diye kapıya bodoslama dalıp hayal dünyasını terk etmek ve bir dakika içinde gerçekçi bir insana dönüşmek değil, hayal dünyasını ayakta tutan sütunları kırmak, bağlarımızı anlayarak terk etmek, en önemlisi, bir alternatif bulmak. Yapacak hiçbir şeyiniz yoksa hayal kurmaya başlamanız çok normal. Kendinize faydalı bir uğraş bulursanız ve bu uğraşı sıkı sıkı takip ederseniz göreceksiniz ki hayal kurmak size eskisi gibi hissettirmeyecek hatta suçlu hissedeceksiniz harcadığınız vakitlere. Dahası, hayal kurmak özünde çok faydalı bir iş olduğu için yaptığınız işe hayallerinizi katarak yaratıcılığınızı arttırabilir ve işten aldığınız zevki arttırabilirsiniz. Böylelikle hem hayal dünyanızı kontrollü bir şekilde kullanır hem de gerçek hayatta üretken bir insan olursunuz ve kazancınız ikiye katlanır. (Bayram kredisi vermeye çalışan Garanti reklamı.)
Kepenk kapatanlar;
Bu grup üye sayısı en az olan. Bir elin parmaklarını dahi geçmiyor hatta. Fakat bu sizi umutsuzluğa düşürmesin, bana mail atan arkadaşlar zaten bir fikir edinmek için atıyorlar maili. Hayal dünyasından çıkıp gitmiş yahut kontrol altına almış biri beni ne yapsın. Adamlar mutlu.
Bunu böyle dedikten sonra bana gelen dönütlerden derlediğim güzel örneklere değineceğim. En iyi ilk 10 falan mı yapsak ne yapsak. Gerçi, yorumların çoğu unknown ismiyle geliyor ve cevap yazarken herhalde aynı unknown değildir kafasıyla yazıyorum.
Belirtiler;
Hayal kurarken el ayak oynaması, mimik verme, aynalara monolog okuma,ağlama vesaire bunlar çok normal hareketler. Mübarekler üç yazıdır söylüyorum burada bir daha söyleyeyim, eğer hayal kurarken bunları yapıyorsanız bu çok normal telaşlanmaya gerek yok.
Parantez açıp şunu söyleyelim, gelen yorumlardan birinde, bir arkadaşımız el kol oynamasını bir doktora gösterince Epilepsi hastası çıkmış. Şimdi, bunu hiç bilemem. Eğer böyle bir şüpheniz varsa mutlaka gidin doktora. Ya da içim rahat olsun diyorsanız da gidin. İleride bir sakatlık çıkmasın. Bu çok nadir bir örnek ama çıkar mı çıkar belki bilemem. Zaten, bu MD sahiplerinin toplandığı Wild Minds sitesinden de okuduğum gözlemlediğim kadarıyla MD sahibi bir çok insan başka mental hastalıklara da sahip. Hafif şeyler ama önemli bir ayrıntı. Mesela depresyon, yeme bozukluğu, anksiyete (bunun ne olduğunu biliyor musunuz?) gibi gibi. Bu işin çok mental olduğun, epilepsi gibi sonuçları olabileceğini düşünmemiştim. Gerçi epilepsi de beyinle akalı. Neyse.
Sıkıntılı bir çocukluk, travmatik demek istemiyorum ama bir çoğu için de travmatik, neredeyse konuştuğum her MD sahibinin sahip olduğu bir şey. Hatta o kadar ki, normal bir çocukluk geçirdiğini ifade eden okurlar olmasa MD direkt bir çocukluk travması sonucudur diyeceğim, ama değil. Durup dururken bu duruma girenler de var. Durup dururken değildir gerçi. Yine aklı normal işleyişinden saptıran bir şey olmuştur. Aşırı derecede can sıkıntısı gibi.
Çözümler ve çözümlemeler;
Üçüncü yazıda uzun uzun anlattıklarımı şöyle kısaca özetleyelim. Bu meseleyi çözmeye girişmeden evvel buna neyin sebep olduğunu bilmeli sonra da şapkanızı önünüze alıp uzun uzun düşünmelisiniz. Çocukluktan itibaren sizi hayal dünyasına iten nedir, neden ve ne zaman, ne kadar süre, ne sıklıkla bunları cevaplamanız lazım. Bu konuda bana mail atan arkadaşlardan birini örnek vererek kendisini tekrar tebrik etmek istiyorum. Hatta ulaşabilesiniz diye mailini de vermek isterdim ama anonim kalmayı seçti. Kendini çözümleme sürecinde neler yaptığını kendisinden dinleyelim.
''Ben de MD sahibiyim ve bu konuyu araştırdığım zamanlardan şimdiye dek farkındalığın artmış olduğunu, insanların bunu önemseyip bi' şeyler yazdıklarını görmek çok sevindirici. Yalnız olmadığımı görebiliyorum ve bu beni "yabancı"lıktan kurtarıyor. Gerçekliğin her daim hayale üstün geleceğinin farkındayım, bu yüzden MD beni her zaman rahatsız etti.. Bu rahatsızlıkla, kendimi araştırmaya koyulunca üç yıl kadar önce MD kavramıyla tanıştım. Ne kadar yanlış olduğunu bilsem de bunu anlatmaktan, çevremden yardım almaktan rahatsız oldum. Ama bu beni araştırmaktan alıkoymadı. Sabahlara kadar yazılar yazdım, belki sürüklenen fikirlerim beni çıkış noktasına götürür diye. İlkokul hocalarımla dahi geçmişim hakkında konuştum, hakkımdaki gözlemlerini sordum. Hoş, geçmişe dair net bir sebep halen yok elimde. Fakat MD nin ortaya çıktığı hin zamanların hepsi hayatımın boşluk dönemlerine denk geliyordu. Bir mesuliyetimin, bir gayemin olmadığı dönemlere. Bu yüzden günlerimi planlayıp, her gün yapılması gerekenlerle dolu bir güne uyanınca yoğunluğun arasında MD kaybolup gidiyor, yatağa yorgun girince de zaten MD ye ayıracak vaktim kalmıyor.. yani hayatımı dolu dolu geçirmenin çok faydasını gördüm. Bu iyileştirdi diyemeyeceğim çünkü en küçük bir zaafiyetimde yeniden nüksediyor. Sonra bunun da bir avunma olduğu kanaatine vardım. Asıl sorun hayata bakış açım sanırım, bunu yeni yeni fark ediyorum. İçimde halinden memnun olmayan bir insan olduğu takdirde - ki insan kanaati sokmadığında hayatına hiçbir şeyden memnun olamıyor- bu hep böyle devam edecek. Memnun olacağım bir alternatif dünyanın kucağına atacağım gerçeğimi.. Kendime, şükretmeyi anımsattıkça hayatım güzelleşiyor. Gerçeğimle barışıyorum. MD ile baş etmek hakkında söyleyecek bir başka şey ise, diyaloglar kurarak yazı yazmak... Benliğimi ikiye bölüp farklı iki görevi yüklüyorum, biri çözüm ararken diğeri sürekli soru soruyor. Akıp giden yazıda fark edemediğim kırıntı fikirlerime, sorunlarıma, kilitlerime rastlıyorum. Ayrımsamak açısından bunun da faydasını gördüğümü söylemek isterim. Tesir altında kalmayıp kendi yolumu çizebildiğim takdirde gerçeklerin üstesinden gelebiliyorum. Bunları paylaşmak istedim, yalnızca paylaşmak işte..''
Sıkıntılı bir çocukluk, travmatik demek istemiyorum ama bir çoğu için de travmatik, neredeyse konuştuğum her MD sahibinin sahip olduğu bir şey. Hatta o kadar ki, normal bir çocukluk geçirdiğini ifade eden okurlar olmasa MD direkt bir çocukluk travması sonucudur diyeceğim, ama değil. Durup dururken bu duruma girenler de var. Durup dururken değildir gerçi. Yine aklı normal işleyişinden saptıran bir şey olmuştur. Aşırı derecede can sıkıntısı gibi.
Çözümler ve çözümlemeler;
Üçüncü yazıda uzun uzun anlattıklarımı şöyle kısaca özetleyelim. Bu meseleyi çözmeye girişmeden evvel buna neyin sebep olduğunu bilmeli sonra da şapkanızı önünüze alıp uzun uzun düşünmelisiniz. Çocukluktan itibaren sizi hayal dünyasına iten nedir, neden ve ne zaman, ne kadar süre, ne sıklıkla bunları cevaplamanız lazım. Bu konuda bana mail atan arkadaşlardan birini örnek vererek kendisini tekrar tebrik etmek istiyorum. Hatta ulaşabilesiniz diye mailini de vermek isterdim ama anonim kalmayı seçti. Kendini çözümleme sürecinde neler yaptığını kendisinden dinleyelim.
''Ben de MD sahibiyim ve bu konuyu araştırdığım zamanlardan şimdiye dek farkındalığın artmış olduğunu, insanların bunu önemseyip bi' şeyler yazdıklarını görmek çok sevindirici. Yalnız olmadığımı görebiliyorum ve bu beni "yabancı"lıktan kurtarıyor. Gerçekliğin her daim hayale üstün geleceğinin farkındayım, bu yüzden MD beni her zaman rahatsız etti.. Bu rahatsızlıkla, kendimi araştırmaya koyulunca üç yıl kadar önce MD kavramıyla tanıştım. Ne kadar yanlış olduğunu bilsem de bunu anlatmaktan, çevremden yardım almaktan rahatsız oldum. Ama bu beni araştırmaktan alıkoymadı. Sabahlara kadar yazılar yazdım, belki sürüklenen fikirlerim beni çıkış noktasına götürür diye. İlkokul hocalarımla dahi geçmişim hakkında konuştum, hakkımdaki gözlemlerini sordum. Hoş, geçmişe dair net bir sebep halen yok elimde. Fakat MD nin ortaya çıktığı hin zamanların hepsi hayatımın boşluk dönemlerine denk geliyordu. Bir mesuliyetimin, bir gayemin olmadığı dönemlere. Bu yüzden günlerimi planlayıp, her gün yapılması gerekenlerle dolu bir güne uyanınca yoğunluğun arasında MD kaybolup gidiyor, yatağa yorgun girince de zaten MD ye ayıracak vaktim kalmıyor.. yani hayatımı dolu dolu geçirmenin çok faydasını gördüm. Bu iyileştirdi diyemeyeceğim çünkü en küçük bir zaafiyetimde yeniden nüksediyor. Sonra bunun da bir avunma olduğu kanaatine vardım. Asıl sorun hayata bakış açım sanırım, bunu yeni yeni fark ediyorum. İçimde halinden memnun olmayan bir insan olduğu takdirde - ki insan kanaati sokmadığında hayatına hiçbir şeyden memnun olamıyor- bu hep böyle devam edecek. Memnun olacağım bir alternatif dünyanın kucağına atacağım gerçeğimi.. Kendime, şükretmeyi anımsattıkça hayatım güzelleşiyor. Gerçeğimle barışıyorum. MD ile baş etmek hakkında söyleyecek bir başka şey ise, diyaloglar kurarak yazı yazmak... Benliğimi ikiye bölüp farklı iki görevi yüklüyorum, biri çözüm ararken diğeri sürekli soru soruyor. Akıp giden yazıda fark edemediğim kırıntı fikirlerime, sorunlarıma, kilitlerime rastlıyorum. Ayrımsamak açısından bunun da faydasını gördüğümü söylemek isterim. Tesir altında kalmayıp kendi yolumu çizebildiğim takdirde gerçeklerin üstesinden gelebiliyorum. Bunları paylaşmak istedim, yalnızca paylaşmak işte..''
Bak tekrar okudum yine bir coştum. Bu arkadaşımız harika çalışmış. Bütün okuyanlara örnek olur inşallah. Bundan etkilendiyseniz hiç üşenmeyip tüm serüvenini uzun uzun yoruma döken, nasıl iyileşmeye çalıştığını anlatan bir arkadaşımızın serinin ilk yazısına attığı yorumdan alıntı yapalım. Yorum çok uzun ve ayrıntılı, ben en can alıcı noktasını alıntılayacağım.
''...Bir de bence bu durumdan kurtulabilmenin en önemli dönüm noktası kendini ve hayatını kabul edebilmek. Kendi hayatını daha yaşanabilir hale getirmek "sandığımız" kadere teslim olmamak. Zaten yaşadığım hayattan zevk aldığım hiç bir an oturayım da hayal kurayım demiyorum. Biraz da olsun buna son verebilme noktasına gelmiş bir insan olarak diyorum ki: Kendinizi keşfedin, hayatınızı zevk alacağınız biçimde düzenleyin, her şey sarpa sarıyor kötüye gidiyor olabilir ama bütün bunlara teslim olmamak sizin elinizde, düzeltmek sizin elinizde, bu hayatı sizden başkası yaşamıyor. Birileri size zindan ediyor diye yahut kendi kendinize zarar veriyorsunuz diye her şeyinizi bir kenara bırakıp kendi içine kapanmak hiçbir şeyi düzelmeyeceği gibi daha da kötü yapıyor. Ben bir destek almak gerektiğini düşünüyorum zaten kendini buna kaptırıp bundan mutlu olan insan kendi iradesinin farkında değil demektir. Ve başka dışarıdan bakan bir iradeyle desteklenmelidir. İlaç kullanılacak bir durum değil ama. Ben hep kendimi çok iyi tanıdığımı düşünürdüm çünkü hayal kurarak kendimle baş başa olduğumu var sayardım. Ama böyle olmadığını şimdi fark ediyorum. Beni dahi tanımayan bir insanı hayal dünyasının merkezine alarak bütün hayatını o "beni tanımayan" insan için 360 derece değiştiren, kendinden, sınırlarından, özgürlüğünden ödü
vermeyi dahi göze alan bir insan olarak kendinize asla bunu yapmayın. Ben bu hatayı yaptım hayalime malzeme olsun diye tanınmadığım bir insana kendimi bağladım ve bütün hayatımı o insan için değiştirdim okulumu bıraktım. Bunun suçlusu o mu? Hayır bunun tek suçlusu benim onun hiç bir şey den haberi bile yok ama ben bütün bunları atlattım ve kendime döndüm kendimi tanıdım. Hayal kurmanın beni nelere sürüklediğini gördüm ve adım adım bundan vazgeçiyorum, minimum seviyeye indiriyorum. SİZ DE BUNU YAPABİLİRSİNİZ.''
vermeyi dahi göze alan bir insan olarak kendinize asla bunu yapmayın. Ben bu hatayı yaptım hayalime malzeme olsun diye tanınmadığım bir insana kendimi bağladım ve bütün hayatımı o insan için değiştirdim okulumu bıraktım. Bunun suçlusu o mu? Hayır bunun tek suçlusu benim onun hiç bir şey den haberi bile yok ama ben bütün bunları atlattım ve kendime döndüm kendimi tanıdım. Hayal kurmanın beni nelere sürüklediğini gördüm ve adım adım bundan vazgeçiyorum, minimum seviyeye indiriyorum. SİZ DE BUNU YAPABİLİRSİNİZ.''
Evet yapabilirsiniz. Hayal dünyasının konforundan kopmak zor geldiği için çoğunuz bunun imkansız olduğunu söylüyor ama değil. Allah dermansız dert vermez.
Bu yazıyı burada bırakalım. Bu seri daha onuncu yazıya kadar gidecek gibi duruyor. Kısa kısa yazayım hem yazana hem okuyana kolaylık olsun. Tekrardan, mail atıp konuşmak isterseniz diye mail adresimi bırakıyorum; erdogdu.exodya@gmail.com
Diğer yazılar için;
Serinin ilk yazısı, bir efsanenin başlangıcı, Hayallerin Kontrolden Çıkması - Maladaptive Daydreaming
Bu yazının serinin ikinci yazısı için Hayallerin Ayyukası - Maladaptive Daydreaming 2
Maladaptive Daydreaming tedavi edilebilir bir şey mi? Gerçekliğe Gerçek Dönüş - Maladaptive Daydreaming 3
Okurlardan gelenleri paylaştığım, tavsiyeler ve soğuk espriler içeren yazı Yeni Düş Çarkları - Maladaptive Daydreaming 4
Olaya bilimsel de yaklaşalım diyen pimpirikliler için Psikanaliz serpiştirmeli sonraki yazı Psikanaliz ve Diğer Şeyler - Maladaptive Daydreaming 5
Dünyanın değil, kainatın dört bir yanından toplanan MD sahipleri grup kurduk bakınız Tarikata Beş Kala - Maladaptive Daydreaming 6
Dünyanın değil, kainatın dört bir yanından toplanan MD sahipleri grup kurduk bakınız Tarikata Beş Kala - Maladaptive Daydreaming 6
Blog yazılarının uzay boşluğuna gitmediğini, artan farkındalık ve baş etme gücünü anlatan yazı İyiye Giden Şeyler - Maladaptive Daydreaming
Aşırı hayal kurmanın can sıkıcı bir yan etkisini yan anlatan yazı Düşsel Kırılganlık - Maladaptive Daydreaming 8
Benim MD olduğum zamanları ve kurtulma mücadelemi anlatan yazı Galaktik Savaşçılar Diyarı -Maladaptive Daydreaming 9
Ben Açıkçası bu hastalığa sahip olup olmadığını bilmiyorum Sadece bu durumu şöyle açıklayabilir im rüyayı sadece gece uyurken kuruyorum onun dışında arada sırada nadiren hatta bazen aklıma bile gelmiyor hayal kurmak sosyal bir insanımdır zaten zamanımın çoğu okulda geçiyor sadece hayal ederken kendime kendime konuşuyorum veya mesela test çözerken karsımda biri var ona anlatarak çözüyormusum gibi oluyor ama onun dışında herhangi anormal bir durum yok dediğim gibi sadece uyurken hayal kurarım hatta bazen aklıma bile gelmez hayal kurmak çok neşeli insanımdır sosyalimdir arkadaşlarım çok çok kolay arkadaş edinirim açıkçadı bu hastalığın olup olmadığınıçok merak ediyorum
YanıtlaSilBen de merak ettim şuan. Genel bir tanı yok hastalık için o yüzden sen kendini nasıl tanımlarsan öylesindir. Zaten bu işin dereceleri olduğunu düşünüyorum. Baya hafif bir derecede yaşıyor olabilirsin. -Emre
SilYani aslında mesela bir koltuk olduğuna düşünün örnek olarak sevdiğimi kişi olsun onun orda olduğuna hayal ediyorum ama orda yok aslında sadece hayal ediyorum tabi hayal ederken halisülasyon felanda görmüyorum şizofren felan sanılmasın
YanıtlaSilYok yok sanmıyoruz şizofren :)
SilBende ortaokuldan beri bunu yaşıyorum yaklaşık 20 senedir sanırım hayatımdan memnun olmadığım dönemlerde başlamış ve okul başarılarımı çok etkilemiş yine istediğim mesleği olmayı başarmışım ama çok daha iyi bir okulda olabilecekken olmamış neyse bu durumu 4 5 sene kadar yaşamaya araverdiğim bir dönem var ki oda üniversite dönemim hayatın benim için ne kadar zor olursa olsun eğlenceli ve dolu dolu geçtiği bir dönem hatta o Zaman'lar kendi kendime ben eskiden ha bire hayal kurardım demekki büyüyünce geçiyormuş demiştim ama öyle değilmiş bunun kesinle yaşadığımız hayatın bize verdiği tatla alakalı olduğunu düşünüyorum. gerçekten çok zor stresli bir bölüm okumama rağmen yaptığım şey bana çok keyif verdiğinden ve yakın çevremde uyumsuz olan insan sayısının az olmasından günü genellikle gülecek birşeyler bulduğun insanlarla geçirdiğimden bu durum tamamen yok olmuştu. Sanırım çare hayatı daha sevebileceğimiz hale getirebilecek bişeyler yapmak. Daha güzel vakit geçireceğin insanlar bulmak ve sizi baya yoracak ama yapmaktan büyük keyif aldığınız bi aktiviteye başlamak.
YanıtlaSilSonunda işin çaresini bulabilmişsin, iyi bence. Geçmişin de üzerine bir sünger çekmek lazım. Tecrübe edinmiş oldun. -Emre
Sil