Kayıtlar

Aralık, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ejderha Avı - Multiplayer MD 2

Resim
     Uzun zamandır MD'nin hala farkında olmadığımız ne gibi yönleri, hayatımızda başka maskelerle girmiş ne gibi MD alışkanlıkları olduğunu düşünüyordum. Bir gün oturma odamdaki kitaplığa boş boş bakarken gözüme bir süre önce aldığım kutu oyunu çarptı. Sonra diğer kutu oyunlarını düşündüm. Sonra aklıma DnD geldi. Sonra dedim ki, omen tonrem, bu da bir MD. Peki DnD nedir? Dungeons & Dragons (genellikle D&D veya DnD olarak kısaltılır), bir fantezi masaüstü rol yapma oyunudur. D&D, her oyuncunun oynayacağı kendi karakterini oluşturmasına izin veren genelde fantastik temalı bir macerarol yapma oyunudur. Bir Zindan Ustası, maceraların gerçekleştiği ortamı korurken ve oyuncu olmayan karakterler olarak bilinen oyun dünyasının sakinlerinin rolünü oynarken, oyun için hakem ve hikaye anlatıcısı olarak görev yapar . Karakterler bir grup oluşturur ve ortamın sakinleriyle ve birbirleriyle etkileşime girerler. Birlikte sorunları çözer, savaşlara katılır, keşfeder ve ha...

Vadideki Vahşet

Gıptayla seyredilme arzusundan sıyrılmış ateş zambaklarının sadece gökyüzüne uzanmak için açtığı rüzgarlı vadiyi anca arkama bıraktım. Tüten aklımın isi gözlerimi yaşartır. Kalbim kıskanır ağlamamı. Tohumlar çiğnenmiş topraklara tekrar kavuşamaz.  Aşkın alacalı binbir rengine sığınırdın, hangi rengi coşkuyla sevsem kalbini bir başkasınn ardına saklardın. Daha az parça kalsın bana diye göğün serin mavisini bile bin renge böldün. Yağmur yağıp tüm renkleri silice de tabii, öfkeli kaşlarını titreterek öldün.  Bu vadiden niye geçtim bilmiyorum. İnsan nereye gittiğini bilmiyorsa her yol biraz tanıdık görünür zaten.  Belki bundan çıktım bu yolculuğa. Denemiş olmanın verdiği vakur huzur, kemale erişememenin huzursuzluğu, vakit namazının kimsesizliği, akşam ruhum etime geri yapışsın diye üç beş kavga. Beni vadiden çıkınca bekleyen manzara. Ne vahşetti, nece bedbaht bir hal. Zambakları yırtarcasına, kendimi döke saça, topal kalbimi sürükleyemem daha, ki sen sevginin beş dilinde de ...

Huzursuz Yankı

Yoklukta inşa edilmiş binlerce duvarlı, soğuk çelik katmanlı, acı mı acı sur yükselir benliğimin çeperinde, kan, tükürük, diş gıcırtısı harcı. Çetin ve hırçın görünür çehresi, inan bu surların mahzeni bana da yabancı. Elinden tutup gezdirebilirim nefesinin yettiğince, Sidretu'l-Münteha'dan sonrası bana da yalancı. Uçuyor hissetiren bu düşüş, kundakta ölen bebekler, bir noktadan sonra her yer sancı. Cennet tahayyülüm, aklımda şifalı bir hancı. Upuzun, bembeyaz çarşaflar parlak gökyüzünün gönlü bol bulutlarından dökülüyor yüzüme öpercesine. Süzülüyorum, ayağımın altı sonsuzluk. Şakaklarımda kıvrılan kalbi kırık saçlarımı rüzgar dalgalandırıyor. Beyaz alev tomurcukları, kainatı altından tutan kökleri ve göğü taşıyan dalları, gürgen ağacı. Elçiye görünen Tanrı silüeti, varlığın ve varolmuşların tacı, sana sevgiyle gelmek isterdim, kalksaydı üstümden insan olmanın verdiği acı. Tırmanılması gereken bir çukur olarak aşk. Dibe gelince ters düz eder, yosunlu taşlar göğü öpen ağaç, ıslak...