Artçı MD

Şimdiye kadar yazdığım on yazıdan da anladığınız kadarıyla MD ile epey uğraştım. Eğer anlamadıysanız ya da tekrar anlamak istiyorum diyorsanız ilgili yazıya giden bağlantı burada.

MD'yi kendi içimde çözdüğümü düşünürdüm. Çözdüm de. Saatlerim gitmiyor hayal kurmak için. Hayata daha odaklıyım, hayallerim de kontrol altında. Fakat MD eyleminin kendisini bitirmek yetmiyormuş. Tıpkı bir ülkenin başkentini düşürmenin, ülkeyi tamamen sizin yapmaması gibi. Diğer şehirlerdeki yerel direnişleri de kırmanız gerekiyor. (Bknz admin çok fazla Rusya-Ukrayna savaş analizi okuyor çünkü kendisi aslen siyaset bilimci. Bakmayın psikoloji üzerine yazdığına.)



Takıntılı hayal kurma eylemini bıraktım. Evet, artık kendimi dış dünyadan izole edip hayallerle avunmuyorum ya da senaryolar kurup durmuyorum kafamda. Yani aslında kuruyorum ama yazdığım kitap için yapıyorum bunu. Gündelik hayatım aksamıyor. İnsan ilişkilerim sağlıklı. Her şey tam takır kuru bakır.

Yani öyle olması lazım. Hayal kurmuyorum işte. Zamanımı daha faydalı şeylerle doldurdum. Kickbox ringinde gardımı indirip suratıma yumruk yemekten tutun, ikinci oktav do notasını detone çaldığım için arkadaşlardan ulan bu da bir yan flüt çalamıyor tepkisi almaya kadar her şeyi yapıyorum. Yazarlık da yapıyorum. İş hayatı zaten gırla. Yaşadığım şehrin merkezinde oturduğum için pencereden dışarı çıkınca kent nüfusunun yarısıyla göz göze geliyorum yani sosyal hayat da var.

Hah, dedim. Bak hayatının iplerini kontrol altına aldım. Şimdi tam kendi kabuğuna tam sığan bir adamım.

Yok. Hala ters giden bir şeyler var. MD yapmayı bıraktım, fakat MD ile geçen yıllarda edindiğim düşünce yollarını ve duygusal dengesizlikleri bırakamadım. Üstelik bu MD'nin kendisinden çok daha fazla can sıkıcı. Neyden mi bahsediyorum? Hayata olan bakışımın ve insanlarla olan ilişkilerimin hala çok hayalperest olmasından. İnsanların bana basit bir niyet ve amaçla söylediği şeyleri tamamen kendi hayal dünyama göre yorumlama huyum geçmemiş. Özellikle beni mutlu edecek bir şeyse, karşıdaki insanın bir iki kelimeyle ifade ettiği şeyden ütopyalar fışkırtacak kadar mana çıkarıyorum.

Yanlış olmasın, bir iki kelam ettikten sonra hayal kurmaya dalmıyorum. Bahsettiğim, hayat içinde gündelik öngörülerimin hala hayalperest seviyede kalması. Bu, bana romantik anlamda azıcık ilgi gösteren bir bayanın aslında bana kör kütük aşık olduğunu varsaymam gibi de oluyor, iş yerinde yapmam istenilen işi abartıp üç kelimelik bilgi notu talebine otuz yedi cilt tefsirli manas destanı yazmama kadar varabiliyor. Bana ulaşan iletinin bendeki yansıması ve geri dönütü, hayatın olduğunu varsaydığım gündelik ahengine uymuyor. Ya çok gevşek kalıyorum ya her şeyi aşırı ciddiye alıyorum.



Şunu soruyorum kendime. İnsanlar konuştukları şeylerin nereye varacağını yada esasen ne anlama geldiğini bilmiyor mu yoksa ben mi pireyi deve yapıyorum? Özellikle yabancısı olduğum, yeni öğrendiğim şeylerde, her insanın yaptığı gibi "bu böyledir herhalde ya" varsayımlarım hayatın gerçekliğinden gülünç derecede uzak oluyor.

Üç gün art arda sohbet ettiğimiz bir hanımefendi ile evlilik yolunda at koşturmaya başlarken buluyorum kendimi. Neden? Höst destur ulan diyecek oto-kontrol mekanizması gelişmemiş çünkü. Tekrar ediyorum, bunları hayal etmiyorum. Hemen bir takım elbise kaptığımı, hanımcağızım ile dubleks denize sıfır üstünden uzaya roket kalkan süper lüks villamızda bir hayat yaşadığımı hayal etmiyorum. Bunu yapmayı çok önce bıraktım. Benim sıkıntım şu. Karşıdaki kişi hakkında, hareketlerine ve dediklerine göre bir varsayımda bulunuyor, kişinin varsayımıma göre hareket etmesini bekliyor, etmeyince de yıkılıyorum.



Adminin kalbini kırmışlar burada yazarak şifa arıyor demeyin ha hemen. Bu sadece gönül işlerinde değil. İş hayatında da böyle. Belgeyi whatsapptan attım, çıktısını alır herhalde diye öngördüğüm kişi, doğal olarak ben ona çıktı al demediğim için bunu yapmıyor. Sonra tam toplantıya gireceğiz hani benim çıktım diye paniğe düşüyorum.



Aile işlerinde de böyle. Ben hariç herkes hayatın normal ahengini iyi tutturmuş gibi. Herkes herkesi anlıyor sanki. Ben anlamıyorum bir.

Bunu fark ettiğimden beri daha bir suskun biri oldum. Çünkü hayatı normal idrak edemediğimi fark etmek hem beni inanılmaz derece yıpratıyor, hem de çok fazla gözlem yapmam gerektiği için sessizce insanları izlememi sağlıyor. Kendime uzaydan gelmiş simbiyotik yaşam formu muamelesi yapmıyorum ha burada. Rabbime bin şükür hala eli ayağı tutan insan oğlu insanım. Fakat, zamanında gelişmesi gereken algı-iletişim-plan mekanizmalarım pas tutmuş, bunu anlıyorum. Çalışması gerektikleri zamanlar ben MD vardiyasında mesai yaptığım için hem de.

İşte son zamanlarda bunun üzerine düşündüğüm için, sürekli hem de, beni orada burada duvara bakıp ulan kaça yaptılar acaba burayı diye düşünüyormuş gibi dalmış gitmişken bulabilirsiniz. Halbuki hala yabancılık çektiğim dış dünya hakkında muhtemelen işe yaramayacak analizler yapıyorum. 


Mevcut durum bu ahali. MD'nin artçı etkileriyle uğraşıyorum esasen. Bu durum canımı çok fazla sıktığı için de azcık esprili bir dille yazayım dedim. Yoksa buraya duygu durumuma göre yazsam şöyle giderdi yazı, kan dayak dehşet lanet vahşet cıngar çığlık Allaaaaaaaah



Neyse. En azından elimiz ayağımız var yazabiliyoruz. Hehehe. (Son anda duygu durumunu kurtarmaya çalışan depresif insan gülmesi),

Bunu da kıvıracağımı düşünüyorum ama. MD'yi yenmiştim. Bunu neden yenemeyeyim.

Fakat...

Şu soru var aklımda. Tüm çabalarım dönüt verdiğinde ve dış dünyayı kavrayabildiğim de mutlu olacak mıyım? Çıktım dış dünyaya açılan sırmalı kapıya. Hoşuma gitmedi. Geri dönebilecek miyim?

Dünyaya diye çıktım bu kapıdan. Gerçekten biliyor muyum nereye gideceğimi?




Yorumlar

  1. Buraya yorum yapmak için ne yazacağımın hayalini kurmadan önce, bir an önce yazmak istedim. Belki sadece "okudum, beğendim" demem gerekiyordur, ben bunu anladım bu yazdıklarından. Sen içimi dökmüşsün zaten, teşekkür ederim.

    "bitti gitti"

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rica ederim, hiçbir şey olmasa bile birilerinin seni anladığını bilmek güzel

      Sil
  2. Psikolojik tedaviden sonra iyileşmemde %70 oranında bir ilerleme oldu ama ben şimdi MDyi geri istiyorum galiba dış dünya çok acı MD ise beni mutlu ediyordu

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok güzel, iyileşmene çok sevindim. MD'nin mutluluğu geçici. Lütfen aldanma

      Sil
  3. Hani insan camdan yapılmamıştı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet insan camdan yapılmadı, ruhumuz var ama hala

      Sil
  4. Yeni yazı ne zaman gelecek?
    Beklemedeyim..

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Mesajınız için Teşekkürler! Daha hızlı cevap almak için mail atabilirsiniz!