Gökyüzü Menşeili #2

Günlerin sensiz geçmesini hala anlamlandıramıyorum. Gün sonunda huzura ermek için karşıma çıkmaman her seferinde beni yıpratabiliyor. Beklediğimin bile farkında değildim. Geçiş artık her şey. Seni tekrar görene kadar, sende kendimi, kendimde seni, ellerinde yeni mümkünleri ve göğsümde nefesini. Diş sıkarak, kelebek mezarı karnımın ateşiyle, başımdan aşağı dökülen mahşer ateşinde yanmamak için kendimi boğuyorum. Ilık bir derede, bazen öldüren bir okyanusta, bazen göz kırpan bir bulutta. 

Kökünü söktüğüm her çiçek benliğimin toprağından da götürür biraz. Bilir misin, yanmamak için yıkandığım o nice sular kaç çiçeğimin kökünü kuruttu. Manzara ezilmiş bir sonbahar, çocukluğumu saklayan paslı direkler. Yürüyüp geçmek zorundayım yanlarından. Ya şu vadinin arkasındaysan. Bir gece daha az uyurum, bir kez daha bana bakarsan.

Gönül deryası, deryadan deryaya, kül deniziyim artık, salınıyorum ancak, ısırgan gecelerin şerrinden kıt kanaat ilahi yasaya. Ne gördü Yunus Elif'te de, ben göremedim sende. Dans ettim yıldızlar hizasınca, ellerimi kalemden ayıramayana kadar yazdım. Yetim haydutlar kadar dolaştım avare sokaklarda. 

Zaman koşarak geri koşmak zamanı. Delik ceplerimden söke saça, arkamdakilerden korkarak, kovalanıyormuş rolü keserek. Sokak lambalarından kaçınarak, bir elim kaybolmamak için duvarda, başladığım yere dönene dek gizli gizli geçiyorum sokağını.





Yorumlar