Mükerrer Hayat - Artçı MD 6

Kaç ay olmuş? Ney?




Aylak yazarınız döndü ahali. Epeydir yazmıyordum çünkü hayatımda epey bir şey oldu. Mutfak çekmecesinde çatalı kaşık kısmına koyunca bile adaptasyon sürecine ihtiyaç duyan, istikrar ve yeknesaklık bağımlısı birisi için sindirmesi zor şeylerdi. Kolonya getir bremın düşününce bi şey oldum.

Evet öncelikle tek başıma eve çıktım. Atanıldı, 1+1 ev tutuldu geyiğine ben de eklemlendim. Ne? Eksik mi kalsaydım? Tek farkı benim evim 2+1. Baya da güzel. Kıydım ulan paraya. Şaka şaka. Ankara'da kiralar çok fena zaten it bağlasan depresyona girecek bir evde oturmaktansa iki kuruş fazla verip bu çocuk evlenmeye niyet ay ahahaha şakalarına maruz bırakacak müko bi ev tuttum. Lakin ev büyük olduğu için ve ben de şimdiye kadar her daim tası tarağı satıp ülke değiştirecekmiş gibi sıfır eşyayla yaşadığım için her şeyi baştan almak zorunda kaldım. Aldım da sayılır. Buzdolabım yok sadece. Ha bi de halı eksik bir iki odada. Ha bi de MUTFAKTA. ANASINI AVRADINI MEYDAN MUHAREBESİ YAPACAZ SANKİ O KADAR GEREKSİZ BÜYÜK BİR MUTFAK Kİ HALI YETİŞNİYO. YAPAN MİMARIN BURADAN TA YEDİ SÜLALESİNE SAYGILARIMI GÖNDERİYORUM MUTFAĞA GİRİNCE HELİKOPTER PİSTİNE ÇIKMIŞIM GİBİ KAFAMI EĞESİM Bİ KÖŞEYE KAÇIP SİNESİM GELİYOR NE YAPTIN HERGELENİN EVLADI İKİNCİ Bİ DAİRE YAPACAKTIN NEYSE MUTFAĞA EKLİYİM Mİ DEDİN YARISINI BİLE ISITAMIYORUM BU ANKARA AYAZINDA


İş yerinde bürokraside fazlaca yüksek konumda biriyle kavga edip dairemi değiştirdim. Mobilya alacam diye bir sürü borca girdim. Lan ama çalışma odam süper oldu, şuan bu yazıyı da odamda yazıyorum. Yalnız yaşamaya başladım ki bu benim gibi hayatı orada burada yatakhanelerde geçen biri için taptaze bir deneyim. Hayatım yepyeni evrelerine kafadan dalıyor ben de ayıp olmasın diye arkasından gidiyorum ama bilin ki kariyer, sosyal hayat, akademik eğitim gibi basamakları böylesine canhıraş tırmanmaktansa evde oturup kitap okumayı yeğlerdim. Bana fikrimi soran olmadı yani. Ayıp. Neyse.


Şimdi geyiği bırakıp asıl meseleye gelirsek. Devamlı okurlarım beni bilir ki her daim MD'yi bıraktığım ile övünür, bırakmayanları içten içe kınayıp kendimi daha iyi değerli ve üstün ırk hissederim. Fakat hayat yepyeni evrelere girdikçe MD'nin nasıl kendini Şam şeytanı gibi sinsice saklamış olduğunu fark ediyorum. Hayatımın akışında olagelen zorlayıcı olaylar beni hayal kurmaya, gerçeklikten kaçmaya itiyor. Buna tamamım, bununla baş edebilirim. Fakat gerçek hayatta hala nasıl bocaladığımı, nasıl çaresiz hissettiğimi fark edince lan diyorum ben hiç büyümemişim. Naptım ya onca yıl, ne bu şaşkınlık, hayata yeni gelmişim gibi. Hala insanların birbirlerine karşı gösterdikleri gaddarlıklara, ufak tefek çıkarlar için çevirdiği dolaplara şaşıyorum. Sonra dedim, bana böyle yapılıyor mu? Evet yapıldı, ben de kopardım yaygarayı. Üf bi kavga etmişim. Dedim ben burada çalışmam daire değiştiriyorum. Yapamazsın dediler. Dedim yaparım! Herkesi de karşıma alırım.

Böylesine cesur bir adım attığım için mutluyum. Cesaretim çok da güzel ödüllendirildi. Rabbime buradan bir kez daha teşekkürlerimi sunuyorum. İyi bir amire denk geldim ve önümde çok daha güzel kariyer basamakları açıldı. Çok şükür. Niheheheh.


 

Bunlar dış dünyadaki meseleler. Benim canımı sıkan bunlara verdiğim tepki. Biliyorsunuz insan başına gelen şeyler değil, başına gelenlere verdiği tepkilerden ibarettir, ve insan en çok kendine maruz kalır. Öf ne söz be. Keşke bana ait olsa. Velhasıl, lan diyorum iş için bir e-posta taslağı yazarken kendi kendime, ne mükerrer hayat. Daha yirmilerimdeyim. Daha neler neler yaşayacağım, her seferinde bu MD hortlayacak ve ben çocuk gibi tepkiler mi vereceğim?

Sonra etrafıma bakıyorum insanlar nasıl tepki veriyor diye? Bakıyorum bizim amir daha büyük amirler tarafından istemediği işlerin altına sokulmuş, gıkını da çıkaramadığı için stres içinde yuvarlanıyor. Sırtı komple egzama olmuş stresten. Bir diğerine bakıyorum kurum içindeki yüksek kademe isim değişiklikleri bana nasıl yansır, koltuğumdan olur muyum korkusuyla bin bir ali cengiz çeviriyor. Bir diğeri iş arkadaşlarını ezerek yükselmeye çalışıyor. Vay anasını sayın seyirciler diyorum.

Bu insanlar korkularını ve streslerini böyle çözüyor. Benim aklımda ise hala bir kaçış ve savunma yöntemi olarak MD kalmış. Mobilya taksitine girince mesela kafayı yiyecektim. İlk defa böyle büyük borcun altına girdiğim için beynim hata verdi. Parasal sorumluluk neymiş ya? Benim yazmam gereken ödevlerim sunumlarım falan yok mu?

Tek başıma eve çıktım mesela, dakika başı afakanlar basıyor yalnızlıktan. Yakında afakanlar için de masaya bir bardak koyacağım. Artık ayıp kaçtır geliyorlar aç dönüyolar.

MD şekil değiştirerek hayatımda karşıma çıkmaya devam ediyor yani. Daha verilecek çok savaşımız varmış bunu öğrendim. Gideyim de kalemimi bileyeyim. Görüşürüz.





Yorumlar