Göğe Doğru

    Göğe doğru bak. Düşüncelerin neşenden daha ağır. Biliyorum öğrenmek istemiyorsun çiçeklerin adını. Acılarını bile nasıl yaşaman gerektiğini dikte eden, demirden oyma heykeller var aklında. Sırf tanıdık olduğu için tutunuyorsun sancılarına. Aklın hiç ritim tutmuyor. Gıpta ediyorsun kavuşanlara. 

Kaç vadi geçeceksin bilsen, belki bir adım fazla atarsın, daha az titresen. Biri ev olsun diye bakıyorsan, hani kapısına duvar örmemiş, yaşın kadar vadi daha geçmen lazım, boğulursun dönersen.

İçindeki düşmanların savaşına meydan olmak istemiyor aklın. Ektiğin portakal çiçekleri uykusuz orduların marşıyla talan oldu, hatırla, kaç defa. Kaç defa yıkılacak mı inşa ettiklerim diye irkildin uykundan, kalelerin hep kumdan, savaşların haybeden, yastığın birikmiş kuyu taşlarından.

Nefes alırken yukarı bak, söyle kaşların neye çatık. Elini değil göğsünü aç, söyle aklın neden karışık. Bu fevri gecede sen ben yok, söyle kalbin neden kırık. Dilin dönmüyor başından büyük işlerin izahına. Bu yüzden mi bu hıçkırık?

İlhamı bekliyorsun, ilham da seni bekliyor. Ardını göstermeyen çitin iki ucunda, zaman günlerini uç uca ekliyor. Gökyüzü geriniyor, bulutlar neye üzüldüğünü biliyor. Kaç kişinin umurundasın, aynaya baktığında aklına kim geliyor.

Göğe doğru bak. Tırnaklarını kıran tutunma çaban şimdi ne kadar uzak. Düşüncelerin dürüst ya artık, büyüdün, kaşların kalkık, epey yol yürüdün, adımların yumuşak. Göğe doğru bu mizan artık, cesaret bulmak için birkaç köprü yak.

Ne bakışın, ne sözlerin ne de aklın hesap soruyor. Öylece ufukta nazarın, hayat seni yormuyor, rüzgara yeksan akışın. Kendi hayatının en önündesin. Çocukluğun sana güveniyor, geç de olsa hamurunun özündesin, her adımın bir arşın.

Yorumlar