Ağaç Gibi
Beklemek kaderidir. İki yöne uzar ağaç. Göğe ve yere. Ömrü boyunca uzar ve bekler sevgili yabancı bir sarmaşığı. Ağacın fıtratı budur. Son bir baharda döker yapraklarını, ölür ardından gövdesini saran sarmaşık için. Pas kırmızısı-kükürt sarısı yapraklar ağaca mezar, sarmaşığa döşek olur. Aşk uludur. Önce öldürür, sonra doğurur. Kof bir gürgendim ben de. Sessiz ve soluk. Karanlıkla çıplak yüzle muharebe ederdim. Soğuktu damarlarım. Gaddar gerçekliğin gözlerine gururla bakar, metanetsiz kuruntuları geri adım attırırdım. Kendini aydınlık ve huzurlu kılan her şeye sırtımı dönmüş, ebedi karanlığı nihai kaderim olarak görmüştüm. Yumruklarım yepyeni bilenmiş, katil nevrozum dikilmişti. Öldürmek için pul kanatlı çirkin bir yarasayı, yakmaya hazırdım hem kendimi hem yüreğimi üstüne bıraktığım masayı. Ol dedi yedi katlı semanın ötesinden bir fısıltı. Medet ve rahmet yağdı kayan yıldızlar gibi. Sonra karanlığı yırtarak sen geldin. Melekler iç çekti. Omzuma dokundun, gökyüzünü kıskandırdı parmakla...