Günler


Çok şey aynı anda oluyor. Balkondan aynı anda giren serin hava ve güneş ışığı gibi. Parmaklarım üşüyor, yüzüm ısınıyor. Açık mavi gökyüzünde gerine gerine yuvarlanan bulutlar, akşam nispet yapar gibi yağan yağmur. Hayatta olmanın nimetleri ve musibetleri yer kapmak için imansız bir mücadelede.

Ellerim kavuşmuş, seyrediyorum. Ne avuçlarım akşam yağan tüm damlaları yakalayacak kadar büyük, ne de sırtım bütün sabah güneşine gölge yapacak kadar geniş. Gücüm kendime yetiyor. Aklım keskin, fikirlerim zıpkın. Alelade bir bedende asabi bir cep evreniyim. Gardını alana yumruk, yüreğini açana hoş sohbet, zihnini açana fikir, zihnimi açana minnet. 

Mevcudum bir kavşak. Yarınım da, geçmişim de. Serseri haletim nereyi gözüne kestirirse orada biterim. Durup endişelenmek elzem değil. Geri bakmak hepten yasak.

Şaibeli kızgınlığı köpüren bir ırmaktan suskun cazibeli denize, sonra okyanusa. Sonra herkes okyanusa. Bu pervasız ruhum hariç. Kendimi asfaltta birikmiş tertemiz çamurlu suda boğdum ben. Bir kere ıslandım. Ne okyanus ne keder, kimse beni baştan aşağı yıkayamaz, zihnime çökemez. Varlığım ıslık çalan bir çakıdır, üstüme çökeni yırtar, huyuma gideni kör tarafımla öperim.Gün ağarınca haydutum, gece kendime kalınca bir çömez.

Lazımsa, silik endamımla sessizliği perde diye ruhuma giydiririm.  Lazımsa gök taşı gibi çarparım şımaran sıfatsızlara. Kimse çit çevrili alanımı dürtmezse, adımı dahi unuttururum, mezar taşım boş kalır. Münasebetsizlik görürsem ruh daraltan sancılı bir çıban olurum.

Umursanmamak benim ilacımdır. Kendimi noksansız idare ederim, düşer kalkar, ölür dirilir, ağlar susarım. Kirpiğim bile titremez ben kendi içine tam sığan bir adamım.

Ben aslında kendi aklıma hayranım. Bu dış dünyayı kuran, men eden, anlam bulduran. Hepsi ılık su içinde elektriklenen oval bir et parçasının marifeti. Böyle de görüyorum kendimi. Robot olmaktan bir ruh kayması kadar uzağım, delirmekten bir kıvılcım. Yine de en medeni benim, en insan ben. Kendimi bilirim çünkü. Arada kalmam. An içinde bir düşünce gelip geçer içimden, tek bir şüphe bırakamaz, tek bir saik götüremez.

Kılıçtan geçen bahtsız milletler hepi topu bir ölü sayısıdır, kelle hesabı yaparım. Ayağını burkan yavru karınca için göğsüm içine çöker. Neye ne için üzüldüğümü hesap etmem. Hislerim kimliğimdir. Şaşmaz ferasetimle sarmalar içimde saklarım.

Günler böyle geçer. Bu hale sayısız günlerle geldim.Günlerce yoğruldum görünmez baskıların altında. Günlerce yoruldum, yorgun gezdim zamansız baskınların avucunda. Anca buldum kendimi kristal tepelerin üstünde, bambaşka boyutların ucunda.

Günler böyle geçti. Böyle de geçer. İnsan bir küçük bedende kendi çapına uzanmaya çalışarak ölür.

Günler böyle geçer.



Yorumlar